Sevmek… Hiç olmadığı kadar sevmek hem de öyle bi sevmek ki
bu kalbinizden taşıyor,canınızı yakıyor ve ne yaparsa yapsın vazgeçemiyorsunuz.
Bu böyle gitmez diyorsunuz vazgeçmeliyim diyorsunuz ama olmuyor bir yarınız
onda kalmış çünkü. Ve o yarınız olmadan yapamıyorsunuz işte devam edemiyorsunuz
hep eksiksiniz. Onsuz olmuyor işte devam edemiyorsunuz yolunuza,o olmadan
yapamıyorsunuz. Çünkü onun elini tutmadan,ona sarılmadan,onun nefesini
hissetmeden ilerleyemiyorsunuz. Korkuyorsunuz… Onsuz olmaktan,onu kaybetmekten
ve en çokta onun sesini unutmaktan. Sevmek bi süre sonra acıya bırakıyor
yerini. Tüm kalbiniz bir zamanlar aşkla,sevgiyle çarparken şimdi sadece acı
var. Her fırsatta ona yazma isteğiniz var,bi konu bulsam da yazsam derdindeyiz
hepimiz. Onu kaybetmek istemiyoruz. Ne olursa olsun ne yaparsa yapsın gitsin
istemiyoruz işte. Evet,aptalız çünkü en çok biz seviyoruz. En güzel biz
seviyoruz. Hep biz üzülüyoruz ama olsun belki ona sevmeyi öğretiyoruzdur. O bunu
anlamıyordur,görmek istemiyordur,korkuyordur sorumluluk almaktan birinin
sevgilisi olmaktan korkuyordur. Ve bu korku onun tüm sevgisini yok ediyordur. Çünkü
bana dedi ki, ‘Seviyorum seni sevmedim sanki ama o sorumluluk duygusu o korku
tüm sevgiyi yok ediyor.’ Belki sizin içinde bu böyledir. Belki oda korkuyordur.
Ben onu inandıramadım kızlar; benim onu sevdiğime inandıramadım. Ben onu öyle
sevdim ki en güzel ben sevdim ve ben severim. O inanmadı ama olsun ben hala
seviyorum. Hepimiz hala severiz, ta ki karşımıza bizi seven biri çıkana kadar…